Doğan ÖZDEMİR

Doğan ÖZDEMİR

" EMEKÇİNİN KÖŞESİ "
[email protected]

Uzun Beyaz Bulut Gelibolu

28 Mayıs 2024 - 19:06 - Güncelleme: 03 Temmuz 2024 - 10:56

Kitabın Yazarı: Buket UZUNER
(Everest Yayınları, 2001, 323 Sayfa)
Çanakkale Savaşları hakkında çok kitap okudum, bu kitap da onlardan biri ama en beğendiklerimden biri oldu. Baştan sona merak ve heyecanla okunacak bir roman… Tanıtım yerine kısa alıntılar alacağım sizin için;
“Yabancı turist kadın bir haftadır her sabah kendisinin “Anzak Koyu” dediği Arıburnu Koyu’na geliyor ve planlanmış bir törenin parçasıymış gibi hep bunları yapıyor, sonunda da kendini tutamayıp ağlıyordu.”
“Gazi Alican Çavuş, Çanakkale Savaşları sırasında İngilizlere esir düşerek, sonradan ruhunda derin yıkıntılara neden olacak feci “İngiliz işkenceleri” ne maruz kalmış, buna rağmen vatanına ait tek sır vermemiş, her türlü acıya direnerek hiç konuşmamıştı.”
“Rüyasında Gazi Alican Çavuş, Gazi Mustafa Kemal Hazretleri’ne rastlamıştı. Mustafa Kemal Paşa, bir elini Gazi Alican Çavuş’un omzuna koymuş ve “Üç çocuğun olacak, adlarını sırayla Uzun, Beyaz ve Bulut koyacaksın. Tıpkı Gelibolu’nun bulutları gibi” demişti.”
Maori dilinde “aotearoa” uzun beyaz bulut demekmiş! “Çünkü Yeni Zelanda Adaları uzun beyaz bir buluta benzer.”
“Viki, köydeki erkeklerin bile kendisinden çekindiği bu yaşlı kadının kendisini evine kabul ettiğine bir türlü inanamıyordu.”
Savaşta iki kahramanın yazdığı mektuplar okunmaktadır Viki ile Beyaz Hala arasında… Mektuplar çok çarpıcı ifadeler içerir. Birbirlerine çok yakın siperlerde akşam hava kararınca birbirlerine konserveler sigaralar atmaları, bunları aslında bıraksalar beraber eğleneceklerdi sanki.
“Fakat onu dinleyen Viki çok daha fazla yorgun görünüyordu. Ali Osman Bey’in yoğun duygu yüklü mektubu içini ezmiş, bugüne kadar yalnızca kendi ülkesinden insanların çektiği acılar ve çilelerle oluşan Gelibolu resmine şimdi “karşı taraftan ilk defa kişiselleşmiş bir insan hikayesi katılmıştı. Bu hikâyenin öznesi ise Anzak ve İngiliz Gelibolu tarihinde hiç rastlamadığı türden bir Osmanlı asker tiplemesiydi.”
“O daracık siperlerde bitlerin ve sıcağın kemirdiği vücutlarımızın biraz daha hayatta kalmaları için didiniyorduk. Yemin ederim, eğer siperde ölen Yeni Zelandalı evlatlarını anneleri görebilseydi bu savaş o anda biterdi.”
“Eğer mektuplarını okuduğu Osmanlı subayı Ali Osman Bey savaşta öldüyse, Eceyaylası Köyünde seksen yaşına kadar bir savaş kahramanı olarak yaşayan ve sonunda eceliyle ölen Gazi Alican Çavuş kimdi? Yok eğer babası Gazi Alican Çavuş ise o zaman Ali Osman Bey kimdi?”
Çanakkale Savaşı sırasında bir efsane vardır. Bunu 4 İngiliz eri noterde onaylatmışlardır ve belge Beyaz Hala tarafından Viki’ye gösterilir: “4. Norfolk Taburu bir sisi bulutuna girmiş ve kaybolmuştur.”
Viki’nin dedesinin rüyasına girerek sürekli “Viki bul beni” demesi üzerine Çanakkale’de onu bulacağına inandığı öyküsü, ülkedeki bazı kişilerce namus sorunu ve hakaret kabul edilerek tehlikeli bir hale gelmektedir. Birilerinin hızla buna önlem alması gerekecektir.
1915 senesinin Ağustos’unda, Birinci Cihan Harbi’nin Çanakkale Cephesinde Türk Teğmeni Ali Osman Bey ile Anzak Er Alistair John Taylor iki gün iki geceyi baş başa geçirdiler. İkisi de yirmi yaşındaydı. Bu iki gün Ali Osman Bey’in hayatının son günleri oldu. Aynı iki gün Alistair John Taylor’ın da yirmi yıllık hayatının bitişiydi. Aynı günlerde Eceyaylası Köyü’nden Sünnetçi Hasan’ın kızı Meryem saatlerdir ortadan kaybolan altı yaşındaki kardeşi İsa’yı aramakla meşguldü.”
“Taze mezar başında nöbet tutarken çıldırmış halde bulduğu bu Türk askere rastladığında Meryem artık yirmi iki yaşında falan olmalıydı… (…) Meryem o gün orada gönlü bedeninden ayrılıp uçup gitmişti. Meryem o gün orada o saatte bu askere öyle bi sevdalandı, öyle bi bağlandı ki, artık ömrü boyunca gözü başkasını görmeyecek, yüreği başka heç kimseye açılmayacak, ağzından ondan başka tek güzel söz çıkmayacaktı. (…) O adam Beyaz Halanın babası, Ali Osman Bey mi, yoksa büyük dedesi Alistair John Taylor muydu?”
Çanakkale Savaşlarında ölen büyük dedesinin kayıp mezarını aramak için Gelibolu’ya gelen Yeni Zelandalı genç bir kadın ve Çanakkale Milli Parkı’nda dolaşan Türk Nine’nin akıllara durgunluk veren seksen beş yıllık sırrını okuyacaksınız. Savaşın korkunçluğunun yanında içi insanlık dolu olanların yine de buna nasıl fırsat bulabildiklerine de şaşacaksınız.
İyi okumalar dileği ile. (1.5.2024)
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum