Bugün 8 KASIM 2023
21. Yüzyıldayız!
Ve bugün suratımızın ortasına öyle bir tokat attılar ki, “düşman başına” bile demeye dilim varmıyor. Bu tokatlar bile bizleri kendimize getirmiyorsa/getirmeyecekse bırakalım her şeyi.
Biz solcular bildiğim bileli kapitalist sistemle mücadele eder dururuz. Savaşın da bir hukuku vardır diye düşünürdük. Pek inanmazdık hukuku olduğuna ama yine de sömürünün, hukuksuzluğun bir sınırı olması gerektiğine inanmak isterdik. Bu kadar da acımasız olamazlar derdik kapitalistler/ emperyalistler için. Gerçekleri bile bile kendimizi avuturduk.Her gün bir önceki günü aratırdı ama bizler hala işin neresinden tutacağımızı, nereden başlayacağımızı tartışır dururduk.
Bugün haberleri izlerken artık yolun sonuna geldiğimizi hissettim ve ürktüm açıkçası.
Bu iki haber, aslında suratımızın ortasına vurulan öyle bir tokat ki, ne 12 Mart, ne de 12 Eylül faşist yönetimleri bile böylesi tokatları vuramamışlardı.
İlk tokat, okullarımızda başlatılan ASKIDA SİMİTuygulaması idi. Ne kadar utanç verici, ne kadar aşağılayıcı bir uygulama. Ülkemin geldiği durumu somut olarak ortaya koyuyor. Bir evladının karnını doyuramayan devletten hayır gelir mi? Kendimizi o çocukların, o ailelerinin yerine koyalım bir an. Kıpkırmızı kesildiğimi, sırtımdan aşağı soğuk terler aktığını hissettim. ÇOCUĞUNUZUN harçlığı olmadığı için, beslenme çantası olmadığı için ASKIDA SİMİT istediğini düşünün bir an. Düşünmek bile çıldırtıyor insanı.
Ve bu uygulamaya neden olanlar karınları tok, sırtları pek olarak daha nasıl sömürürüz bu halkı diye kafa yoruyorlar, şeytanın bile aklına gelmeyecek yolları buluyorlar.
Ya bu uygulamayı başlatan okul yöneticilerine, bilmem ne AHLAKİ DEĞERLER taşıdığını iddia eden derneklere ne diyeceğiz. İnsanlık dışı bir iş yapıyorlar ve böbürleniyorlar, iyi mi?
Tıkandım, midem bulandı, daha ne yazabilirim ki?
İkinci tokat, bu kez yargıdan geldi. Diyeceksiniz ki, yargı zaten her gün farklı uygulamalar ile şaşırtıyor bizi. Ama bu kez öyle böyle değil şaşırtması. Bir Yargıtay Dairesi, ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYOR.
Sanırım şimdiye kadar örneği olmayan bir durum bu. Şu kısa ömrümüzde neler gördük neler. Daha da neler göreceğimiz meçhul. Her gün kalktığımızda bir şey duyuyoruz, “YOK ARTIK, BU KADAR DA OLMAZ” diyoruz.
Bir ülke, ekonomik, siyasal, sosyal ve AHLAKEN çökmüş ise artık o ülkeyi içine düştüğü fosseptik çukurundan çıkarmak çok zordur.
Eğer, bir ülkenin yurttaşlarını bir-iki tokat ile kendine getirmek gerekiyorsa, bu gün suratımıza atılan tokatların getirmesi gerekir.
Gerisi boş laflardır, gerisi CELLADINA ÂŞIK OLANLAR TOPLULUĞUDUR!